HABERLER

ANKARA SANAYİ ODASI GELENEKSEL BÜYÜKELÇİLİKLER RESEPSİYONU CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI CEVDET YILMAZ’IN TEŞRİFLERİYLE GERÇEKLEŞTİ


ASO BAŞKANI ARDIÇ: ÜLKEMİZİN BAŞKENTİNİ SANAYİ VE TEKNOLOJİNİN DE BAŞKENTİ YAPMA HEDEFİMİZE ULAŞMAYA KARARLIYIZ

Ankara Sanayi Odası’nın (ASO) iş dünyası ile yabancı misyon temsilcilerini bir araya getirdiği “Geleneksel Büyükelçilikler Resepsiyonu” Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın teşrifleri, yabancı büyükelçiler, siyaset ve iş dünyasının yoğun katılımıyla gerçekleşti. Resepsiyonun açılış konuşmasını yapan ASO Başkanı Seyit Ardıç, “Ülkemizin Başkentini sanayi ve teknolojinin de Başkenti yapma hedefimize, siz değerli sanayicilerimizin azim, destek ve vizyonuyla ulaşmaya kararlıyız” dedi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz da, Ankara’nın Türkiye’nin katma değeri yüksek üretim ve ihracatında çok önemli bir paya sahip olduğunu belirterek, “Ankara Sanayi Odamızla, sanayicilerimizle iftihar ediyoruz” ifadelerini kullandı.

Ankara Sanayi Odası’nın (ASO) “Geleneksel Büyükelçilikler Resepsiyonu”, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın teşrifleriyle gerçekleşti. ASO Başkanı Seyit Ardıç’ın ev sahipliğinde, aralarında çok sayıda büyükelçinin de bulunduğu 100’den fazla ülkenin temsilcisi, milletvekilleri, Dışişleri Bakan Yardımcısı Burhanettin Duran, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakan Yardımcısı Yavuz Selim Kıran, Gençlik ve Spor Bakan Yardımcısı Safa Koçoğlu, rektörler, iş dünyasının önde gelen isimleri, ASO Meclis ve Komite Üyeleri, sivil toplum kuruluşlarının yöneticileri ve medya temsilcilerinin geniş katılımıyla gerçekleşen resepsiyonun adresi her yıl olduğu gibi Ankara Etnografya Müzesi oldu.

Resepsiyonun açılış konuşmasını yapan ASO Başkanı Seyit Ardıç, “Yabancı misyon ile iş dünyamızı bir araya getirdiğimiz bu davetlerimizde çok güzel iş birliklerinin geliştiğine şahit olduk. Bugünün de yeni ve güçlü dostluklara vesile olacağını ümit ediyorum” dedi. Konuşmasında küresel gelişmelere değinen ASO Başkanı Ardıç, jeopolitik ve politik risklerin yoğunlaştığı bir dönemden geçildiğini belirterek, şöyle devam etti:

“Küresel ekonomilerde, farklı kritik konuların krize dönüştüğü bir dönemi yaşıyoruz. Başta küresel güvenlik sorunu olmak üzere, politik belirsizlik, enflasyon ve yüksek faiz sürecinden geçiyoruz. Enflasyon, gelişmiş ülke ekonomilerinde yavaşlamış olsa da, faizler yüksek kalmaya devam ediyor. Enflasyonun istenilen seviyeye düşeceğine ilişkin net bir öngörünün olmaması, Merkez Bankalarının bu konuda erken adım atmasını engelliyor. Faiz indirimlerinin daha da gecikmesi küresel finansal koşulların sıkılaşmasına neden olmaya devam ediyor.

Nihayetinde, küresel piyasalarda, uzun dönemli enflasyonun görece olarak hala yüksek olduğu, büyümenin zayıfladığı ve para politikasında sıkılaşmanın devam ettiği makroekonomik yapıyla karşı karşıyayız.”

Avrupa, Asya ve orta Doğu’nun kesişme noktasında yer alan Türkiye’nin bu stratejik konumunun, ticaret, lojistik ve enerji geçiş noktası olma açısından olma açısından büyük avantaj olduğunu belirten ASO Başkanı Ardıç, “Türkiye, hızla büyüyen, dünya ile ekonomik bütünleşmesini sürdüren, 85 milyon nüfusuyla yatırımcılara geniş imkânlar sunan büyük pazar konumundadır ve etki alanı çok geniş bir coğrafyaya yayılmaktadır” dedi.

Avrupa, Asya ve Orta Doğu'nun kesişme noktasında yer alan Türkiye'nin bir köprü görevi gördüğünü anlatan Ardıç, bu stratejik konumun ülkeye ticaret, lojistik ve enerji geçiş noktası olma açısından büyük bir avantaj sağladığını dile getirdi.

“TÜRKİYE, YATIRIMCILARA GENİŞ İMKANLAR SUNAN BÜYÜK BİR PAZAR”

Türkiye'nin genç ve dinamik nüfusunun ekonomik büyümenin itici gücü olarak önemli bir rol oynadığına; iş gücüne katılım, yenilikçilik ve teknolojiye adaptasyon konusunda büyük fırsatlar sunduğuna işaret eden Ardıç, “Türkiye, hızla büyüyen, dünya ile ekonomik bütünleşmesini sürdüren, 85 milyon nüfusuyla yatırımcılara geniş imkânlar sunan büyük pazar konumundadır ve etki alanı çok geniş bir coğrafyaya yayılmaktadır" ifadelerini kullandı.

“TÜRKİYE, KÜRESEL BİR ÜRETİM ÜSSÜ OLABİLECEK POTANSİYELE SAHİP”

Küresel resesyon kaygılarının gölgesinde geçen ve risk algısının oldukça yüksek olduğu 2023 yılında sanayicilerin ve ihracatçıların sayesinde Türkiye’nin önemli ihracat rakamlarına ulaştığını belirten Ardıç, "İhracatımız yılın ilk 8 ayında 170,8 milyar dolar, son 12 ayda ise 261 milyar doları aşarak Cumhuriyet tarihinin en yüksek seviyesine ulaşmıştır. 220 ülkeye ihracat yapan Türkiye, 151 ülkeye ihracatını artırmıştır. Bu verilerin de ortaya koyduğu üzere Türkiye, bölgesel ve küresel bir üretim üssü olabilecek potansiyele sahiptir" diye konuştu. 

“ANKARA, SANAYİ VE TEKNOLOJİNİN DE BAŞKENTİ OLMA YOLUNDA GÜÇLÜ ADIMLARLA İLERLİYOR”

Ülke ekonomik gelişimini sürdürürken; başkent Ankara'nın da, sanayi ve teknolojinin de başkenti olma yolunda güçlü adımlarla ilerlediğini vurgulayan Ardıç, "Üretimimiz giderek katma değeri daha yüksek olan imalat ve bağlantılı hizmet sektörlerine doğru gelişmektedir" ifadesini kullandı.

ANKARA, YÜKSEK TEKNOLOJİ VE AR-GE'NİN MERKEZİ OLMAYA DEVAM EDİYOR

Ankara’nın, Türkiye'nin teknoloji ve araştırma-geliştirme faaliyetlerinin merkezlerinden biri olduğunu vurgulayan Ardıç, "Başkent’te yer alan teknoparklar; savunma sanayi, bilişim, biyoteknoloji ve enerji gibi yüksek teknolojiye dayalı sektörlerde faaliyet gösteren birçok yerli ve yabancı şirkete ev sahipliği yapmaktadır. Ankara'nın Ar-Ge altyapısı, yenilikçi projelere ve girişimlere yatırım yapmayı düşünen yabancı sermaye için büyük bir cazibe merkezi oluşturmaktadır" değerlendirmesinde bulundu.

Ankara'nın sahip olduğu avantajların, ülke ekonomisine katma değer olarak yansıdığını anlatan Ardıç, imalat sanayisinde teknoloji kullanım durumuna bakıldığında orta ve orta-yüksek teknolojilerin payının Ankara'da diğer illere göre daha yüksek olduğunu söyledi. 

Ankara'nın illere göre gayrisafi katma değer üretiminde 2. sırada olduğunu ifade eden Ardıç, şöyle devam etti:

"Ankara en çok ihracat yapan 5. il konumundadır. İhracatının yüzde 90'nından fazlası sanayi sektörü tarafından gerçekleştirilmektedir. 2023 yılında toplam savunma sanayi ihracatının yüzde 35'e yakın kısmını Ankara tek başına gerçekleştirmiştir. İlimiz ayrıca makine, medikal, ulaştırma, elektrik-elektronik, yenilenebilir enerji, madencilik ve müteahhitlik gibi güçlü sektörleriyle öne çıkmaktadır."

“ANKARA’YI SANAYİ VE TEKNOLOJİNİN DE BAŞKENTİ YAPMA HEDEFİMİZE ULAŞMAYA KARARLIYIZ”

Ankara Sanayi Odası olarak, Başkentimizin üretim ve ihracat potansiyelinin artırılmasına yönelik çeşitli faaliyetler yürütüp, araştırmalar yaptıklarını belirten Ardıç, ASO’nun kısa süre önce yayınlanan 2018-2023 yıllarını kapsayan Ankara’nın Dış Ticaret Analizi ve Teknolojik Boyut Çalışma Raporu’na da değinerek şunları söyledi:

“Raporda Ankara’mız ile diğer 5 büyük sanayi kenti İstanbul, İzmir, Kocaeli, Bursa ve Gaziantep’in ihracat performansını, teknoloji sınıflandırmasına göre analiz ettik. Ankara’nın ihracatında yüksek teknoloji payının %13 ile, %3,8 olan Türkiye ortalamasından ve diğer 5 büyük sanayi şehrinden kat be kat yüksek olduğu görüldü. Bu oran İstanbul’da %5, İzmir’de %2, Kocaeli, Bursa ve Gaziantep’te ise sadece %1. Gururla belirtmek isterim ki, ülkemizin Başkentini sanayi ve teknolojinin de Başkenti yapma hedefimize, siz değerli sanayicilerimizin azim, destek ve vizyonuyla ulaşmaya kararlıyız.”

Yüksek ve orta yüksek teknolojide çok ciddi yatırım alan Ankara’nın önümüzdeki yıllarda Türkiye’nin teknolojik üretim ve ihracat üssü olacağına inandığını belirten ASO Başkanı Ardıç, “Çalışmalarına başladığımız ASO Ankara Teknoloji Üssü projesiyle başkentimizin teknoloji üretim ve yüksek katma değer düzeyini üst seviyeye çıkarmayı hedefliyoruz” ifadelerini kullandı.

“GÜMRÜK BİRLİĞİ ANLAŞMASI YENİDEN DEĞERLENDİRİLMELİ”

Gümrük Birliğinin, 1995 yılından bu yana Türkiye ve Avrupa Birliği (AB) arasında ekonomik iş birliğini güçlendiren en önemli araçlardan biri olduğunu anlatan Ardıç, buna karşın dünya ekonomisinde ve ticaretin doğasında meydana gelen değişikliklerin bu anlaşmanın yeniden değerlendirilmesini zorunlu kıldığını, AB'ye üye olmadan imzalayan tek ülke olarak Türkiye'nin bunun dezavantajını yaşadığını dile getirdi.

Gümrük Birliği'ni oluşturan 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı'nın revize edilmesinin gerektiğini vurgulayan Ardıç, "Bu kapsamda, AB ticaret politikası oluşturulurken Türkiye ile danışma prosedürleri güçlendirilmeli, iki taraf arasında çıkabilecek uyuşmazlıkların çözümü için etkin bir mekanizma kurulmalıdır. Yine Türkiye'nin AB'nin üçüncü ülkeler ile imzaladığı serbest ticaret anlaşmalarının dışında kalması sorununun çözümlenmesi ve kara yolu taşımacılığındaki kotaların kaldırılması gibi konular yer alıyor" dedi.

“MALLARI SERBEST DOLAŞTIRIYORUZ, SANAYİCİLERİMİZ VİZE ALAMIYOR”

Gümrük Birliği ile ilgili bir diğer konunun vize sorunu olduğunu anlatan Ardıç, "İş görüşmeleri ve iş anlaşmaları yapmak, fuarlara katılmak için AB ülkelerine seyahat etmek isteyen iş insanlarımız vize engeli ile karşılaşmaya devam ediyor. Bu durum hem maddi bir külfet, hem zaman kaybı hem de psikolojik bir bariyer oluşturuyor; Gümrük Birliği'nin işleyişini de olumsuz yönde etkiliyor. Özetle, malların serbest dolaşımı için karşılıklı imza atıyoruz, malları serbest dolaştırıyoruz, ancak bunları üreten sanayicilerimiz sınırda bekletiliyor, vize alamıyor, ürünlerini fuarlarda bile sergileyemiyor" diye konuştu.

“EKONOMİ YÖNETİMİMİZE DESTEĞİM TAM”

“Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de hissedilen zorlu ekonomik koşulları, Cumhurbaşkanı Yardımcımız Sayın Cevdet Yılmaz’ın koordinasyonundaki ekonomi yönetimimizle kısa sürede atlatacağımıza inancımızın tam olduğunu da vurgulamak istiyorum” diyen ASO Başkanı Ardıç, şunları söyledi:

“Son dönemde makroekonomik dengenin sağlanması amacıyla uygulamaya konulan rasyonel politikaların etkilerini görüyoruz. Bu zor zamanların sonrasında yaşayacağımız istikrarlı bir dönem beklentisi ile Ankaralı sanayiciler olarak ekonomi yönetimimize desteğimizin tam olduğunu belirtmek isterim.

Geçen hafta Cumhurbaşkanı Yardımcımız Sayın Cevdet Yılmaz’ın açıkladığı Orta Vadeli Programda yapısal reformlarla destekli makro istikrara yönelik politika hedeflerini görmek bizleri daha da umutlandırıyor.

Sanayicilerin ekonomi politikalarına olan desteği, ülkemizin sürdürülebilir kalkınması ve küresel rekabet gücünün artırılması açısından büyük önem taşımaktadır. Sanayicilerimizle hükümet arasında kurulacak güçlü iş birliği, hem ekonomik hem de toplumsal hedeflerimize ulaşmamızı sağlayacaktır. Hep birlikte çalışarak, ülkemizi daha güçlü, daha rekabetçi ve daha müreffeh bir geleceğe taşımak mümkün olacaktır.”

CEVDET YILMAZ: ANKARA SANAYİ ODAMIZLA SANAYİCİLERİMİZLE İFTİHAR EDİYORUZ

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz da konuşmasında, Ankara Sanayi Odası’nın Geleneksel Büyükelçilikler Resepsiyonu’na katılmaktan duyduğu mutluluğu dile getirdi. Ankara’nın çok önemli bir ekonomik merkez olduğunu belirten Yılmaz, Ankara’nın Türkiye’nin katma değeri yüksek ekonomik, üretim ve ihracatında çok önemli bir paya sahip olduğunu söyledi. Yılmaz, “Başta Ankaralı sanayiciler, ihracatçılar olmak üzere tüm Ankaralı iş insanlarını yürekten tebrik ediyorum. Ankara Sanayi Odamızla, sanayicilerimizle iftihar ediyoruz. Başarılarını tebrik ediyoruz. Bundan sonraki dönemde de kamu, özel sektör, sivil toplum hep birlikte Türkiye yüzyılını 85 milyon olarak inşaa etmeye devam edeceğimizin altını çizmek istiyorum” ifadelerini kullandı.  

YILMAZ: TEMEL HEDEFİMİZ ENFLASYONU DÜŞÜRMEK

Ekonomik gelişmelere ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, Orta Vadeli Program'ın (OVP) öngörülebilirliği güçlendirdiğini, böylece yatırım için sağlıklı bir ortamın sağlandığını dile getirdi.

Yılmaz, Türkiye'nin yeşil ve dijital dönüşüme hızlı ve etkili şekilde uyum gösterebildiği ölçüde ekonomisini ve sosyal refahını da yükseltebileceğini vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Bu çerçevede bir taraftan bu dönüşümü yaparken bir taraftan da az önce dediğim üzere temel hedefimiz enflasyonu düşürmek. Enflasyonu düşürelim ki daha istikrarlı bir ortam oluşsun. Bazen büyüme, enflasyon tartışmaları yapılıyor. Kısa vadede elbette bazı zorluklar içeriyor bu mücadele. Ama şunun bilincinde olmamız lazım. Orta ve uzun vadede büyüme ve enflasyon arasında bir çelişki yoktur. Tam aksine bunlar birbirini destekleyen süreçlerdir. Enflasyonun düştüğü bir ortamda öngörülebilirlik artar, istikrar yükselir, yatırım ortamı iyileşir, büyümeniz istikrarlı bir şekilde devam eder. Dolayısıyla bunları birbirinin zıddı gibi görmemek gerekir."

GÜMRÜK BİRLİĞİ'NİN GÜNCELLENMESİ

Türkiye ekonomisinin geçen yıl 1,1 trilyon dolarlık bir büyüklüğe ulaştığını ve bu yıl sonunda 1,3 trilyon dolarlık bir ekonomi olmasının beklendiğini kaydeden Yılmaz, kişi başına düşen gelirin bu yıl sonu itibarıyla 15 bin doları aşacağını, OVP'nin sonunda ise bu rakamın 20 bin doları aşacağını kaydetti.

Türkiye’nin gelecek dönemde daha fazla sermaye ve nitelikli iş gücünü cezbetmeyi amaçladığını, bunun sosyal refahın yükselmesine katkı sağlayacağını dile getiren Yılmaz, Türkiye'nin Uluslararası Doğrudan Yatırım Stratejisi doğrultusunda gelecek 4-5 yıllık süreçte dünya genelindeki uluslararası sermayenin yüzde 1,5'ini çekmeyi hedeflediğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki Gümrük Birliği'nin güncellenmesi gerektiğini, bunun her iki taraf için de faydalı olacağını vurgulayarak, Avrupa Birliği'nin de ekonomik büyümesine ve rekabet gücünün artmasına katkı sağlayacak bu güncellemenin, Türkiye için de yeni fırsatlar yaratacağını sözlerine ekledi.